Lafı evirip çevirmekten sıkıldığın oluyor mu bazen?

Bir sıkıntı basar, doğruyu söyleyememek yorar ya insanı. İşte tam o duygudan bahsediyorum..

Kafa yorup durduğun şu mühim mesele…

Aşk…

Aşktan bahsetmek istiyorum.

Bu dünyaya aşkı anlamaya geliyoruz.

Yaşadığımız pek çok farklı deneyimde önceleri sadece gereksinimlerimizi gideriyor, ayıp olmasın diye, üstüne sevgi gibi içini nasıl dolduracağımızı tam da bilmediğimiz büyük etiketler takıyoruz. İşimize öyle geldiği için. Öyle görünmesini istediğimiz için.

Nice yaşanmışlıktan, onca hayal kırıklığından sonra da, hayatın içini dolduramadığımızı anlayıp asıl önemli olana; yani manaya bakıyor ve anlamaya çalışıyoruz.

Niye diye?

İdrakin, anlayışın, realiten… Sen nasıl adlandırmak istersen öyle olsun. İşte o yükseldikçe, aşkın kendisi artık bir kişiye veya bir şeye atfedilmekten çıkıp çok büyük bir sisteme mal oluyor. Daha netleştirmek gerekirse; Yaradan’a olan aşka dönüşüyor. Mecnun’un Leyla’ya kavuştuktan sonra yanından geçip gitmesi gibi. Artık birine duyulan aşktan daha aşkın bir duyguya dönüşüyor. Gelen bu aşk duygusuna aracılık eden şahsa belki bir teşekkür edilebilir. Ama gelenin sadece Yaradan’dan olduğunun bilincinde kalarak.

Unutma ki aşk ateşini yakan Yaradan’dır. Senin yaradılışın O’na doğrudan muhatap olmaya muktedir olmadığından, ancak sana bir insan aracılığıyla ulaşabilir. Karşındaki kişi bir illüzyondur ama yaşanan Gerçek’tir.

Hakikatin doğasında keskin sınırlar yoktur. Senin yaşadığını sandığın realitende var; o sınırlar ,süreler, gitmeler ve gelmeler.

Gönlünle akabiliyorsan, işte o gerçekten tarifsiz bir birleşme.

Anlatılamayacak bir yok oluş.

Tanımsız bir haz ve mutluluk.

Kesintisiz bir tatmin, doyumsuz bir kayboluş.

Ruhun özgürce salınması ve o yüce Kaynak’la bağlantı.

Kelimelerle ifadesi neredeyse imkansız. Sen nerede başlayıp bitiyorsun? Sınırların nerede, nasıl her şey bu kadar iç içe geçmiş halde?

Peki bunu bu şekilde yaşayan, böyle hisseden tek ben miyim?

Başka kimin ruhuna düştü bu birleşme? Aynı anda bu esrimeyi birlikte yaşamış olabilir miyiz? Bu ruhsal birliktelikten payımıza düşen küçücük de olsa bir ortak anı yok mu?

An itibari ile varoluşa yönelttiğim soru şu: Aşk nerede?

 

İstanbul 2018

“Hüzün ki en çok yakışandır aşıklara, yandık yakıldık ama hüzünden yana asla yakınmadık.” Şems-i Tebrizi